MARKALAŞMANIN DİNAMİĞİ : REFERANS
STRATEJİSİ
Efsanevi
reklamcı Calude C. Hopkins reklamcılıktaki temel bir ilkeyi şöyle açıklar:
“İnsanlar koyun gibidir. Değerler hakkında
karar veremezler, siz de ben de veremeyiz. Genellikle, başkalarının
izlenimlerine dayanarak karar veririz, genel eğilime kapılırız. Benim
reklamcılıkta bulduğum en etkili şey kalabalığın eğilimidir. Bu gözardı
edilmemesi gereken bir ögedir. İnsanlar tarzları ve tercihleri izlerler. Tek
başımıza ender karar veririz,çünkü gerçekleri bilmeyiz. Fakat kalabalığın
belirli bir yönde ilerlediğini gördüğümüzde, onlarla birlikte gitme eğilimimiz
güçlüdür.”(Claude C.Hopkins,Reklamcılık Yaşantım ve Bilimsel Reklamcılık,
sayfa:90)
Claude
C Hopkins’in insan topluluklarının yönelimleri ve insan davranışının
güçlü,hakim olana dönme eğilimi üzerine
yaptığı bu gözlem pek çok şeyi açıklayabilmektedir. Belirli dönemlerde farklı
siyasi akımların güçlenmesinin arkasındada insan davranışına özgü bu eğilim
vardır. Bizzat marka olgusunun oluşmasında ve markalaşma gerçeğinin
arkasındada. Moda olgusuna güç veren temel ögede bu değil midir? Yani insanın kalabalığın
eğilimine kapılma özelliği. Eğer insan davranışının bu karakteristik
özelliği olmasa idi büyük markalar inşa
etme şansı olmayacaktı.
İnsanların
bu davranışsal özelliği J.Trout tarafından bir farklılaşma stratejisi olarak
kullanılabileceği defalarca ifade edilmiştir. “..lider olduğunuzu kanıtları ile
bütün dünyaya ilan ederseniz hedef kitleniz, sürü etkisi ile sizin markanızı
almaya başlar”(Marketing Türkiye,Sayı:39,Sayfa16)
Bu
eğilimi besleyen ana unsur insanların her zaman herşeyi bilemeyeceği
gerçeğidir. İnsanoğlu eksik bilgi ile yaşamaktadır. Basit olandan karmaşık
olana kadar çoğu kararımızı eksik bilgi şartları altında veririz. Eksik bilgi şartları
altında karar verirken daha iyi bilen ve tecrübeli birinden alacağımız bir
referans kararımızı olumlu yönde etkiler.
Referans
ihtiyacını anlamak için reklam ve markalar dünyasına gitmeye gerekde yok.
Günlük yaşantımızın pek çok anında referansa başvuruyoruz. İşbaşvurularında
istenen referansları herkes bilir. Ev hanımlarının ihtiyaçları konusunda
birbirlerine danışmaları ve fikir almak istemeleri yine bu eğilimden
kaynaklanır. Film izlerken,kitap okurken, yemeğe çıkarken güvendiğiniz birinden
referans almaz mısınız?
Reklam
dünyasında en bilinen ve klasik referans örneği kozmetik ürünlerinde dünya
güzellerinin ve film yıldızlarının kullanılmasıdır. “Lux” marka sabunları bir
zamanlar Hollywood yıldızlarını dafalarca kullanmıştı. Hemen hemen bütün parfüm
markaları mutlaka bir yıldızı sözcü olarak kullanmıştır.
Claude
C. Hopkins tarafında çok erken bir tarihte ifade edilmiş bu gerçek daha sonra
bilimciler tarafından laboratuvar ortamlarında test edilmiştir. İlk kez Solomon
Asch tarafından yapılan bir psikoloji deneyinde insanlardaki çoğunluğa tabi
olma eğilimi laboratuvar ortamında kanıtlanmıştır. (Aktaran:M.Sutherland,
A.K.Sylvester,Reklam ve Tüketici Zihni, sayfa:74)
Çoğunluğun
ve kalabalığın birey üzerindeki yönlendirici gücüne sosyal yaşamın bir çok
alanında da tanık olunabilir. Gençlerin grup davranışlarında ve iş toplantılarında bu eğilime sık sık
ratlanılır. Bir iş toplantısında bir şeyi farklı şekilde gördüğünüzde kendi
düşüncenizi savunup bunu her zaman açığa vurur musunuz? Yoksa emin yoldan
gidip, genel görüşe mi katılırsınız?Çoğu zaman emin olan yol seçilir.
Marka
ve reklam stratejisi olarak ilk defa C.Hopkins tarafından formüle edilmiş olan
bu stratejiyi “referans stratejisi” olarak isimlendireceğiz. Bu stratejinin
açılımıda “çoğunluğun referansına başvurmadır”. Bir marka kategorisinde en çok
satan ise ve bunu kanıtlayarak algılara yön verebiliyorsa bu strateji etkin bir
şekilde kullanılabilir. Bir markanın çok satması yani çoğunluk tarafından
tercih edilmesi kalan çoğunluk için markanın iyi olduğu algısını yaratarak tercih edilme sebebi olacaktır.
Referans
stratejisinin iletişimde nasıl kullanılacağı ise ayrı bir konudur. Yaratıcı
strateji markanın çoğunluk tarafından tercih edildiğini kanıtlamalı ve güçlü bir
algı oluşturabilmelidir. Genellikle “dünyanın en çok satanı” vaya “dünyanın bir
numarası” şeklinde iletişim örnekleri bulunan bu stratejinin başarılı bir
uygulamasını yakın dönemde “BEKO” da gördük.
Son
dönemde Beko ile birlikte Colgate ve Gatorade markalarıda bu stratejiyi
iletişimlerine taşıdılar. Colgate reklamlarının sonunda “Dünyanın bir numaralı
diş macunu” ifadesini dominant bir şekilde kullandı. İletişim faaliyetini
yoğunlaştıran Gatorade yeni yayınlanan reklamında “Dünyanın en çok satılan spor
içeceği” ifadesini ana mesaj olarak kullanmaya devam ediyor.
Beko’nun
yaratıcı uygulaması ise klasik örneklerin dışına çıkmış, çok satılma olgusunu
özgün bir şekilde ifade etmiştir. “Dünyanın 101 ülkesinde her iki saniyede bir
Beko satılıyor” ifadesi Beko’nun çoğunluk tarafından tercih edildiği konusunda
kuvvetli bir algı oluşturmaktadır. Bu reklam henüz Beko kullanmayan insanlara
kalabalığın eğilimini güçlü bir şekilde hissettirmektedir.
Beko
reklamı çoğunluğun referansına başvurma ve çoğunluğun eğilimini hedef
tüketicisine aktarmanın başarılı bir örneği olarak literatürdeki yerini
alacaktır.
“Referans
Stratejisi” insanların eksik bilgi şartları altında başkalarının görüş ve
düşüncelerine başvurma eğiliminin farkedilerek, bunun pazarlama
stratejilerine taşınması ile oluşturulmuştur. Pazarlama tarihinin başında
tesadüfen bulunan ve kullanılan bu strateji zamanla formüle edilmiş ve
modellenmiştir. Bu strateji son 25 yılda pazarlama dünyasını etkilemiş ve yön
vermiş olan iki yazar (Al Ries ve J.Tout) tarafından da hala şirketlere tavsiye
edilmektedir. “Referans Stratejisi” yeri ve zamanının doğru tespit
edilmesi ve özgün bir uygulamaya sahip olması şartı ile insanların algısına yön
vermede kullanılabilecek bir alternatif olmaya devam edecektir.