Ön Teşhis ya da Bir
Marquez Cinayeti
İş dünyası
yüreği ağzında bekliyor. Ülkeyi yönetme sorumluluğu üstlenmiş siyasilerin
açıklamaları zaytung haberleri ile yarışıyor. İktisadi aklı ve bilimi inkar
eden bir ülke, herkesin bildiği ama hiç kimsenin engel olamadığı bir iktisadi
cinayete doğru koşuyor. İş dünyası çöl sessizliği içinde. Harekete geçildiğinde
belkide maktulün çoktan öldüğü bir “Marguez cinayeti” daha gerçekleşmiş olacak.
24 Kasım tarihinde
uzun süredir beklenen faiz arttırma kararı alındı ama bunun döviz kuru
üzerindeki etkisi aynı gün açıklanan AB kararı nedeni ile nötr oldu. 24 kasımda
iktisadi akıl, siyasi dogmatizme bir kez daha kurban edildi. Uzun açıklamalara
gerek yok, iktisadi realitenin bir
ekonomik durgunluk ve kriz öncesinde olduğu aklıbaşında bütün iktisatçılar
tarafından işaret ediliyor.
Önce güncel durumu bir iktisatçının yazısından yararlanarak
özetleyelim: (http://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2016/11/18/10-maddede-ekonomik-gidisat/)
1.
Ekonomik
büyüme yavaşlıyor:Türkiye’de ekonomik büyüme 2012’den
beri yavaşlıyor. Ancak 2016’da yavaşlama hızlandı.
2.
İşsizlik
artıyor:TUİK’in açıkladığı Ağustos rakamlarına göre
işsizlik oranı % 11.3’ü buldu.
3.
Kredi
genişlemesi durmak üzere:Kredi büyüme hızı, üçüncü çeyrekte
yüzde 9’a kadar geriledi ve reel bazda durma noktasına geldi.
4.
Konut
fiyatlarındaki artış hızı düşüyor: Reidin’in son raporuna göre Ekim ayında fiyat artışı sürüyor ancak
tempo kaybı var.
5.
Bütçe
açığı artmayı sürdürüyor: Ekim ayında:
“bütçe gelirleri yıllık bazda %1 oranında gerilerken, bütçe harcamaları %18,9
oranında artmıştır”.
6.
Cari
açık artıyor:2002-2007 döneminde Türkiye’nin ortalama büyüme oranı
yüzde 6,8’di. Cari işlemler açığı ise yüzde 3,7 kadardı. 2008-2015 döneminde
ortalama yıllık büyüme oranı yüzde 3,4’e geriledi, cari işlemler açığı ise
yüzde 5,8’e fırladı
7.
Sermaye
hareketleri çıkış yönünde: Gerek Devlet İç Borçlanma
Senetleri, gerekse özel sektöre ait tahvil ve bonoda sermaye
çıkışı yaşandı, yaşanmaya da devam ediyor.
8.
TCMB
net rezervleri eriyor:TCMB’nin brüt rezervleri artmasına
rağmen, müdahale için kullanabileceği miktar daralıyor. Net
rezervleri, 35 milyar dolar civarında. Bu
miktar 2008 krizindeki seviyenin çok altında.
9.
ABD’deki
gelişmeler ve FED faiz kararı:ABD Merkez Bankası’nın faiz
artışına gideceği artık anlaşılmış durumda. Bu artışın bizim gibi ülkeler için
anlamı ise sermaye çıkışı.
Döviz kurundaki hızlı değişimler sadece bir sonuç. Bu
sonucu yaratan iktisadi süreçlerin bütünü iş dünyasını zorlu bir sürecin
beklediğini gösteriyor. İktisadi literatürde , birbirini takip eden iki çeyrekte
daralma yaşanmasına resesyon deniyor Eylül ayında sanayi üretim verisi negatif
geldi. Üçüncü çeyrek ortalaması da eksi 3.2 idi. Diğer yavaşlama belirtilerine
de bakarsak, 3. çeyrekte ekonomik daralma yaşanması ihtimali güçleniyor.
Dördüncü çeyrekte de eksi büyüme gelirse, 2016 yılı ileride krizin başlangıç
yılı olarak anılacak.
Kesin
Teşhisten Önce Pazarlamanın Rolü
Ekonomiye
ilişkin yapılan ön teşhisler bir durgunluk veya krizin şafağında olduğumuzu
gösteriyor. Kesin teşhis konduğunda ise bazı firmalar için çok geç olabilir
Bir pazarlama danışmanı olarak kesin teşhis
aşamasından önce bir ekonomik durgunluk veya krizin, işletmelerin pazarlama
çabalarına etkilerini ve olası çözümleri tartışmak için bu yazıyı kaleme aldım.
Kriz veya
durgunluğun işletmeler için sonucu, hammadde, ürün ve hizmetlerin talebinde bir
azalmadır. Bu azalma işletmelerin yaşamlarını sürdürmesini tehdit ederek,
işletmelerin paydaşlarını beklenmedik düzeyde etkileyebilir.
Ancak krizlerin
işletmelere etkisi eşit düzeyde değildir. İşletmelerin ölçekleri, içinde yer
aldıkları sektörleri hatta faaliyet gösterdikleri bölgeleri dahi krizden
etkilenme düzeyini belirliyor. Büyük
ölçekli işletmeler krizlerden KOBİ’lere göre daha az veya hiç etkilenmezler.
Büyük ölçekli işletmelerin çevrelerini kontrol edebilme hatta bir dereceye
kadar etkileme gücü vardır. Ancak KOBİ’ler çevre şartları karşısında
edilgendirler. Fakat bu durum KOBİ’lerin önemini azaltmaz. Ekonomik canlanma ve
istikrarda KOBİ’lerin rolü büyüktür.
İşletmelerin
krizden etkilenme düzeyini belirleyen bir değişkende sektördür. Farklı
sektörler kriz karşısında farklı hatta birbirinin zıttı tepkilerde
gösterebilirler. Bazı ülkelerde sanayi sektöründe durgunluk yaşanırken hizmet
sektörünün büyüdüğü görülmüştür. Sektörler, durgunluk ve kriz karşısında
gösterdikleri tepkiye göre konjoktürel, konjoktürel olmayan ve konjoktür
karşıtı olarak gruplandırılabilir. Konjonktürel sektörler, krizden negatif etkilenen
ve duyarlılığı yüksek olan sektörlerdir. Otomobil üreticileri, giyim ve diğer
tekstil ürünleri üreticileri, kâğıt ve mukavva üreticileri, bilgisayar
üreticileri, inşaat sektörü, dayanıklı
ürün üreticileri ile emlak, seyahat, medya ve elektronik gibi sektörler
konjonktürel sektörlerdir. Kriz dönemlerinde bu sektörde yer alan işletmelerin satışları
azalmakta, hatta fiyatları da düşmektedir. Ayrıca bu sektörlerdeki işletmelerde
harcamalar azalır, kazançlar düşer, üretim kapasitesinde fazlalıklar oluşur ve işten
çıkarmalar yüksek olur. Konjonktürel olmayan sektörler ise ekonominin durumu
ile ilişkisizdir. Çünkü kriz döneminde de tüketiciler gıda,enerji ve sağlık bakımı
gibi zorunlu ürünlere ve hizmetlere olan harcamalarını sürdürmek zorundadırlar.
Kriz esnasında iyi performans gösteren diğer konjonktürel olmayan sektörler sabun, sıvı ya da toz deterjan ve tuvalet
malzemeleri gibi ürün ve hizmetleri sunan işletmelerin bulunduğu sektörlerdir.
Konjonktür karşıtı sektörler ise kriz esnasında satışlarında artış yaşarlar. Az
olmakla birlikte bu sektörler, sigorta, ev bakımı/düzenlemesi ile alkollü
içecek işletmelerinin bulunduğu sektörlerden oluşmaktadır. Bu sektör
sınıflandırması durgunluğun farklı işletme türlerini nasıl farklı bir şekilde
etkilediğini anlamak açısından yararlıdır.
Ekonomik
Durgunluk veya Krizde İşletmeleri Ne Bekler?
Ülke olarak
ekonomik krizler konusunda çok tecrübeli olduğumuz açıktır. Geçmiş krizlerin
olası etkileri az da olsa bazı çalışmalarda* açığa çıkarılmıştır. Bu
bölümde bu çalışmalardan yararlanarak bir krizde işletmeleri neler beklediğini
açmaya çalışacağız.
İşletmelerin
krizden etkilenme düzeylerinin ölçek ve sektörlerine bağımlı olduğunu
belirtmiştik. Özellikle konjoktürel sektörlerde işletmeleri kriz şartlarında
iki temel süreç beklemektedir; satışlarda azalma ve girdi maliyetlerinde artış.
Bu ikisi bir araya geldiğinde ise bir finansman sorunu yaşanacağı açıktır.
Ekonomik durgunluk/kriz şartlarında;
·
İşletmelerin %63’ü genel olarak satış sorunları ve
kayıpları yaşıyor.
·
İşletmelerini %65’i çek ve senetlerini zamanında
tahsil edemiyor, şüpheli alacak miktarı yükseliyor.
·
İşletmelerin %57’i peşin satış yapamıyor veya
yeterince peşinat alamıyor.
·
İşletmelerin %43’ü satış vadelerini sık sık uzatmak
zorunda kalıyorlar.
·
İşletmelerin %80’i hammaddeleri uygun koşullarda alamıyorlar.
Ekonomik
Durgunluk veya Krizin İşletmelerin Pazarlama Kararlarına Etkisi Nasıldır?
2008 krizine ilişkin
yapılmış bir çalışma bize işletmelerin krizde pazarlama kararları konusunda
fikirler vermektedir.**
·
İşletmelerin %38’I pazarlama eğitimlerini azaltıyor,
%34’ü ise arttırmaktadır.
·
İşletmelerin %34’ü Pazar araştırmalarını azaltırken
%31’i arttırmaktadır.
·
İşletmelerin %44’ü ürünlerin fiyatlarını
düşürmektedirler.
·
İşletmelerin %42’i dağıtım kanallarının sayısını
azaltmaktadır.
·
İşletmelerin %32’i ürün geliştirme harcamalarını
arttırırken %36’ı azaltmaktadır.
·
İşletmelerin %50’i pazarlama ve satış personel
sayısını azaltmaktadır.
·
İşletmelerin %46’ı ticari fuar ve gezilere katılımı
düşürmektedir.
·
İşletmelerin yaklaşık %30’u basılı reklamları
azaltmaktadır.
·
Vb…
İki farklı
tarihte, farklı alanlarda ve kapsamda yapılmasına ragmen bu çalışmalar ülkemiz işletmelerinin olası bir krizde
yaşadıkları sorunlar (satış kaybı, tahsilat kalitesinin düşmesi, girdi
maliyetlerinde artış vb) ile pazarlama kararları (pazarlama çabalarında ve
yatırımlarında düşüş) arasındaki zıtlığa
dikkat çekmektedir. İşletmelerin yeni bir değişken ve bunun sonuçları
karşısında gösterdikleri tavır çoğunlukla
pazarlamadan fedakarlık olmaktadır. İşletmelerin hastalık karşısında
başvurduklar tedavi yöntemi çoğunlukla yanlıştır.
(Yazının devamı için tıklayınız)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder