MARKA YÖNETİMİNİN NERESİNDESİNİZ?
Marka konusu son 10 yıldır iş dünyasının gündeminde. Türk
şirketleri ulusal ve uluslararası rekabet şartları nedeni ile fasoncu üretim
modellerinden kurtularak nihai
tüketiciler için markalaşmak zorunda kaldıklarını bu dönemde keşfettiler.
Son on yıl aynı zamanda marka yönetimi konusunda
uluslararası birikimlerin gerek yayınlar gerek eğitimler yolu ile ülkemize
kazandırıldığı yıllardır. Şu anda önemli ve ciddi bir külliyat oluşmuş durumda.
Fakat bu külliyatta ve eğitimlerde dikkatimi çeken husus
hemen hemen nerdeyse sadece marka konumlandırmanın ele alınmasıdır. Sanki
herkes gizli bir sözleşme yapmışçasına
markanın konumlandırılmasını işlemektedir. Bunun sonucunda konumlandırma, her pazarlama problemine deva sihirli
bir strateji gibi görülmektedir..
Oysa konumlandırma aşaması
marka yönetiminin sadece başlangıç kısmıdır.
Marka yönetimi ,stratejik pazarlamanın şirketlere
sürdürülebilir rekabetçi avantajlar sunan en önemli bölümüdür. Bir ürün ve
hizmeti markalamanın şirketler için sayısız faydası vardır. Bu nedenle ne kadar
üstünde durulsa o kadar iyidir. Ancak
sadece konumlandırmadan ibaret değildir.
Marka yönetimi başlıca üç kısımdan oluşur.
1.
Markanın Konumlandırılması
2.
Markanın inşaası
3.
Markanın süreklilik içinde yönetimi
Markanın Konumlandırması;
Konumlandırma stratejisi markalaşmanın en hayati bölümüdür. Marka
konumu, yıllar ve yıllar boyu markayı taşıyacak çekirdek ögelerin
belirlenmesidir. Baştan hatalı yapılırsa sonradan değiştirme şansı zordur.
Doğru bir konumlandırma yapılmışsa sonraki aşamalardaki hatalar düzeltilebilir.
Marka konumu Böl-Hedefle-Konumla (BHK) çalışması ile belirlenir. Kısaca,
hangi tüketici kesimine, hangi fiziksel ve duygusal faydalardan oluşan
değer önermesinin (ana vaad) nasıl bir marka kişiliği ile iletileceğinin
belirlenmesi aşamasıdır.
Markanın İnşaası
Bir markayı marka yapan en önemli
aşamadır. Markaya pazarda varlık kazandırılmasıdır. Bugün yaşayan pek çok marka
inşaa aşamasında gösterdikleri başarı sayesinde var olmuşlardır. Mozart’ı
Mozart yapan nasıl çok küçük yaşlarda saraylarda konserler vermesi değil yetişkin çağında yaptığı besteler ise bir
marka ne kadar doğru konumlandırma yapmış olursa olsun pazarda varlık kazanması
ancak inşaa aşamasında yapılanlar ile gerçekleşecektir. Bir markayı inşaa
ederken markanın 5 boyutunda pazarda
varlık kazandırılması hedeflenir. Bu boyutlar;
1.
Marka Bilinirliği
2.
Algılanan Kalite
3.
Marka sadakati
4.
Marka Çağırışımları
5.
Satış Kanalları
İnşaa aşamasında bu 5 boyutun
tamamında fonksiyonel programlar
hazırlanarak uygulamaya konur. Bu 5 boyutun birbirleri ile ilişkili olduğu
unutulmamalıdır. Şöyle ki marka bilinirliğinin geliştirilmesi önemlidir ancak
stratejik bilinirlik daha da önemlidir. Bir markanın sadece bilinmesi değil
nasıl bilindiği hususu atlanmamalıdır. Bu konunun çözümü marka
çağırışımlarındadır. Markanın sahip olduğu çağrışım ve algı kümesi onun
bilinirliğini etkileyecektir.
Marka bilinirliği;
Bu aşamada iki kritik eşik
vardır. Marka Bilinirliğinin nasıl geliştirileceği ve hangi seviyede bilinirlik
elde edileceğidir. Bilinirlik seviyeleri; markadan habersizlik, markayı tanıma,
markayı hatırlama, ilk akla gelen marka olma’dir. Kuvvetli markalar genelde
markayı hatırlama (yardımlı hatırlama) aşamasında yer alırlar. Bunun altında
bir seviye hiçbir marka için yeterli değildir.
Peki bilinirlik nasıl elde
edilir? En etkili yol iletişimdir. Ancak iletişimin etkinliğini arttırmak için
kullanılabilecek bir rehber aşağıdadır. (Bkz; Marka Bilinirliği Nasıl
Sağlanır;Bruno başlıklı yazım)
FARKLI ve ALIŞILMADIK OLMAK
BİR SLOGAN VEYA CINGIL
KULLANMAK
SİMGE İLE KARŞILAŞMAK
MEDYADA GÖRÜNÜRLÜK SAĞLAMAK
ETKİNLİK SPONSORLUĞU YAPMAK
MARKAYI GENİŞLETMEK
İPUÇLARI KULLANMAK
En etkili bilinirlik iletişim ve kullanım deneyimi ile sağlanan bilinirliktir. Hatırlanma faktörü sadece
reklama değil aynı zamanda kullanım deneyimine bağlanmalıdır.
Algılanan Kalite
Algılanan kalite hususu özellikle
yerli şirketlerimizin pek gündeminde değildir. Ülkemizde reel kalite konusunda
ciddi bir bilinçlenme yaşanmıştır. Fakat aynı şeyi algılanan kalite için
söyleyemeyiz. Fakat en az reel kalite kadar önemli bir husustur.
Her marka tüketiciler nezdinde
algılanan kalitesini yükseltmelidir. Bu yükselme markaya farklılaşma imkanı,
satınalma nedeni, fiyat üstünlüğü, kanal üyelerinin ilgisini çekmesi gibi konularda avantaj kazandırır.
Algılanan kalitenin yükseltilmesi
için kalitenin üründeki işaret ve göstergeleri aranarak müşteriler için önem
taşıyan ve anlamlı olanlar belirlenir ve bunların yönetilmesine fokuslanılır.
Bu işaret ve göstergeler kaderine terkedilmez.
İlave olarak marka reklamının
yapım kalitesi, ve yayım sıklığı, fiyatı hatta marka ismi bile algılanan kaliteyi etkiler. Örneğin; Şalvarlı
markası ile Banvit arasında hangisinin kalite algısı daha yüksektir? Cevabı siz
verin.
Marka Sadakati;
Marka sadakati seviyeleri aşağıda özetlenmiştir;
1.
SADIK ALICI
2.
MARKAYI
BEĞENİYOR-ARKADAŞ GİBİ GÖRÜYOR
3.
MEMNUN
MÜŞTERİ VE DEĞİŞTİRME MALİYETLERİ
4.
MEMNUN/ALIŞKIN
MÜŞTERİ DEĞİŞTİRMESİNE GEREK YOK
5.
DEĞİŞTİRENLER/FİYATA
HASSAS OLANLAR KAYITSIZ-MARKA SADAKATSİZLİĞİ
Her marka yerleşik ve sadık bir müşteri tabanı elde etmeyi
hedefler. Bu Sadık Alıcı dediğimiz kısımdır. Bir marka eşdeğer bir rakip
markanın varlığına rağmen müşteri tabanını koruyabiliyorsa o nisbette kuvvetli
bir markadır. Markalar yukardaki listede ilk üç seviyede olmayı hedeflemelidir.
Kuşkusuz Pazar ortamında bu seviyeler karışık ve içiçe bulunur. Her seviye
kendine özgü bir pazarlama güçlüğünü ifade eder. Hedef 4. Ve 5. Seviyede yer
alan müşterileri ilk üç seviyeye taşımaktır.
Bunun için aşağıdaki ilkelere fiiliyat kazandıracak fonksiyonel programlar uygulanmalıdır.
1.
Müşteriye
doğru davranma
2.
Müşteriye
yakın durma
3.
Müşteri
memnuniyetini Ölçme
4.
Değitirme
Maliyetleri yaratma
5.
Ekstralar
sunma
Marka Çağırışımları
Marka ne başarmaya çalışır, markanın vizyonu ve ruhu nedir? Bunlar marka çağırışımları kümesini oluşturur.
Marka çağırışımları, markanın ne temsil
ettiği ve rakiplerinden ayrışma
noktalarıdır. Çağırışımlar tüketicilere markayı hatırlarken, markayla ilgili
bir bilgiyi işlerken bir çerçeve sunar.
Bugün Vietnam dendiğinde savaş, Las Vegas dendiğinde kumar akla geliyorsa bu
çağırışımlar sayesindedir. Markanın
kimliği mümkün olan en geniş şekilde tanımlanır ve en dar şekilde
sunulur. Bu markanın genişletilmiş ve öz kimlik kısımlarıdır. Öz kimlik
markanın zamandan bağımsız özüdür. Genişletilmiş kimlik markaya doku ve bütünlük sağlar. Markanın iletişimini zenginleştirme aşamasında kuvvetli
bir zemin sağlar. Bu çalışma baştan ne kadar sağlam yapılırsa daha sonraki
fonksiyonel programlar için o kadar kuvvetli bir temel sağlanmış olunur.
Markanın Süreklilik İçinde Yönetimi;
Markanızı konumlandırdınız hatta dahası markanızı inşaa
ederek pazarda bir varlık kazandırdınız. Artık düzenli ve istikrarlı bir gelir
kazanan bir marka sahibisiniz. Ancak daha halletmeniz gereken pek çok konu var.
Zaman içinde markanızla ilgili önünüze onlarca konu gelecektir. Bunların nasıl
çözümleneceği konusunda ise konumlandırma stratejisinin hiç mi hiç katkısı
olmayacaktır.
Markanızın yaşamı sırasında ne gibi konular önünüze
gelebilir ve bu durumda neler yapılabilir? Bu bölümde ağırlıkla olası konuları,
problemleri ele alacağız.
Markayı Genişletmeli miyiz?
Başarılı bir marka
varsa bu markanın yeni ürünlere doğru genişletilerek yeni pazarlara girilmesi ve bu şekilde ticari
geliri arttırmak hevesi gündeme gelebilir. Şirket içinden birileri er geç bu
öneriyi gündeme getirecektir. Bu karşı konulması zor bir fikir olabilir.
Ülkemizde pek çok örneğini gördüğümüz bu türden genişleme örnekleri karşısında
dikkatli olunmalıdır. Karlı her ürüne veya gözünüze kestirdiğiniz ürünlere
doğru markanızı genişletirseniz mevcut markanızın üzerinde inşa ettiğiniz
işinizden de olabilirsiniz. Markanın genişlemesi nasıl olur? Hangi ürünler veya ürün sınıfına
doğru genişleme yapılmalıdır? Genişleme kuralları nelerdir? İşte bu
zamanda önünüze çıkacak sorulardır.
Detaya fazla girmeden mevcut markanızın özünü bulandırmadan, ana vaadiniz ve
marka çağrışımlarınız ile bağlantı kurulacak ürünlere doğru genişleme
yapılmalıdır. Becel markası genişlemeye mükemmel bir örnektir. Kalp sağlığı ve
kalbi koruma vaadi üzerinden margarinden başlayan marka mayonez ve tuz’a kadar genişlemiştir.
Markayı Nasıl Canlandırabiliriz?
Markanızın ticari ömrü boyunca zamanla marjinal fayda
(gelir)nın azaldığı bir noktaya gelinecektir. Markanın yaşam eğrisi yükselişten
sonra durağanlaşabilir hatta düşmeye de başlayabilir. Hala iyi bir gelir
kaynağı olabilir ancak şirket yönetiminde bir tatminsizlik oluşmaya başlar. Marka mevcut
konumlandırma ve stratejilere göre gelişmesinin son evrelerine kadar gelmiş
olabilir. İşte bu aşamada markayı canlandıracak tekniklerin devreye alınması
gerekir. Hedef, markanın ticari etkinliğini geliştirmek hatta sonuna kadar
zorlamaktır. Markayı canlandırmakta kullanılabilecek teknikler aşağıdadır.
1.
Kullanımı
arttırmak
a.
Kullanım
Sıklığını arttırmak
b.
Kullanım
Miktarını Arttırmak
2.
Yeni
Kullanım Alanları Bulmak
3.
Yeni
pazarlara girmek
4.
Markayı
yeniden konumlandırmak
5.
Ürünü
güçlendirmek
6.
Mevcut
ürünleri kullanmamak
Marka Stratejilerini Değiştirmeli miyiz? En Uygun zaman nedir?
Markanızı yıllar içinde başarılı bir şekilde yönettiniz. Size
iyide para kazandırdı. Ancak bir şeylerden rahatsız olmaya başladınız. Sanki
markanızda bir tekdüzelik var. Reklamlarda hep aynı şeyleri tekrarlayıp
duruyorsunuz. Hatta satış gelişimi için yöneticilerinizi sıkıştırdığınızda
pazarlama müdürünüz de yeni bir konumlandırma stratejisi üzerinde
çalıştıklarını söyleyiverdi. Temel argümanlarını dinleyince yeni perspektife
sizde sıcak bakmaya başladınız. Karamsarlığınız dağıldı. Artık yeni bir yola
girilebilir.
Ancak iş bu kadar kolay değildir. Başarılı
markaların en önemli özellikleri uzun
yıllar boyunca çekirdek kimliklerini korumuş olmalarıdır. Ivory sabun 1881’den
beri “%99 saflık” ve “suda yüzer” ikiz sloganı ile desteklediği saflık konumunu
sürdürmektedir. P&G’nin tarihinde belkide en çok kar ettiği markasıdır.
Marka stratejisinin
değiştirilmesi akla geldiğinde Ivory Sabun’un hatırlanmasında fayda var. Bu
konuda ışık tutan yaklaşımlardan biri Claude Hopkins’e ait; “Bir markanın
reklamını sürekli yapmak, reklamverene monoton gelmeye başlar. Öyküyü halkın da
kendisi kadar okuduğunu hissetmeye başlar. Böylece zaman içinde bir değişiklik
istemeye başlar.
Bu görüşle hiçbir zaman uyuşamam.
Doğru gibi görünen yolu bulduğumda, her zaman ona sahip çıkmaya çalışırım.
Herhangi bir markada başarıya
giden yollar çok değildir. Bazı yerel denemelerle daha iyi bir yöntem bulup
kanıtlayıncaya kadar, karlı olduğu ortaya çıkmış herhangi bir yöntemi bırakmak
istemem. Bir ürünü binlerce kişiye satmak için bulunan en iyi yol, belkide
öteki binlere satmak içinde en iyi yoldur. (Bilimsel Reklamcılık ,sy:91) Eğer
müşterilerinize reklamlar monoton gelmeye başladıysa bırakın sıkılsınlar pekala
sıkılmış müşterilerde markalara para kazandırmaya devam edebilirler.
Peki Değişen Pazar ve Rekabet Şartlarına Rağmen Aynı Tutumu Sürdürecek miyiz?
Her şeye rağmen pazardaki ve
trendlerdeki değişimler nedeni ile marka stratejinizde değişiklikler yapılacak
zamanlar vardır. Özellikle uzun ömürlü markalar eski moda ve yorgun görünmemek
için gençleşmek zorunda kalabilirler. Bu sorunun çözümü çekirdek kimlik ögelerini
değiştirmeden marka kimliğini modernleştirmektir. Burada kastettiğimiz şey
markanın mutasyonu değil evrimidir. Evrim yolu ile marka modernleşirken tanıdık
kalabilir. Kimliğin modernleştirilmesi için kullanılabilecek unsurlar;
·
Semboller; 10 yıl önce Arçelik, yakın zamanda
Marshall logolarını değiştirdi. Bu değişim markaları gençleştirdi. Eğer Arçelik
eski logosu ile devam etseydi şu anda nasıl olurdu bilemeyiz. Yine Arçelik 10
yıldır marka sembolü olan Çelik’i Çeliknaz ile evlendirerek değişikliğe gitti.
·
Marka İsmi; İsim değiştirmek zordur ve
risklidir. Kökten bir değişiklik eski markayla olan bağları kopartır. Eski
marka isminden türetilerek yapılmış isim
değişiklikleri daha iyi sonuçlar verecektir. En güzel örnek Amerika’dan.
Federall Express, “FedEx” olduğunda geçmişle bağlarını koparmadan yeni döneme
evrilmiş oldu.
·
Sloganlar; Yine Arçelik’ten örnek vereceğim.
Arçelik 90’lı yıllarda “Arçelik yaşam kalitesi için çalışır” dedi. Sonra
“Arçelik Hayata” dedi ve Çelik ile birlikte “Arçelik demek yenilik demek”
diyerek bana göre en başarılı sloganını üretmiş oldu. Semboldeki diğer
değişimlerle birlikte yürüyünce tutarlı bir evrim gerçekleşmiş oldu.
Mevcut Markanın İşimize Olan Katma Değerini Nasıl Arttıracağız?
Elinizde kuvvetli bir marka varsa
bu marka ile işinizi nasıl
büyütebileceğiniz sorusu karşınıza gelecektir. Onca yatırım yaptığınız ve emek
verdiğiniz marka işinize farklı şekillerde hizmet edebilecek midir?
Bunu sağlamanın değişik yolları
vardır;
·
Aynı Ürün Sınıfı İçinde Genişletme; Markanızın
aynı ürün sınıfı içinde yeni ürünler, tatlar ve ambalaj seçenekleri ile
genişletilmesidir. Başarılı bir örnek Knorr’un klasik ve hazır çorbalardan “Yöresel Çorbalar”a doğru ve Algida Carte
Dor’un Türk tatlılarına doğru genişlemesidir.
·
Markanın fiyat-değer ölçeğinde aşağıya ve
yukarıya doğru esnetilmesidir. Bir örnek süpermarket pazarından. BİM’in başarısından sonra büyük marketler alt-pazar
segmentine girecek bir yapılanma geliştirdiler. Migros önce ŞOK daha sonra
M-Jet markasını oluşturdu. Carrefour’da, Carrefour Exspres markasını. Ancak bu
problem her zaman bu kadar basit değildir. Marka kimliğinizi ve kalite
algılarını bozmadan bu hamleyi yapmak zordur. Alt marka yaratmak bir çözümdür.
Ancak her zaman üzerinde çok iyi çalışılması gereken bir durumdur.
·
Markanın farklı ürün sınıfına doğru
genişletilmesi. Algida’nın alt markası Carte Dor dondurmadan hazır tatlı ürünlerine doğru
genişledi. Yine bir dondurma markası Magnum bir çikolata markası oldu. Ancak
dondurmadaki başarıyı yakaladı mı şüpheliyim. Son dönemde Axe deodoranttan şampuana doğru genişledi. Feminen bir marka
olan Dove , “Erkek Bakım Serisi” çıkartarak yeni bir ürün sınıfı yaratmaya
soyundu.
·
Ortak Markalama. Markanızı yeni markaların
sinerjisinden faydalanmak üzere ilgili sektörlerde ortak markalar geliştirebilirsiniz.
Ülkemizde çok nadiren kullanılır. Geçmişte bankalar ile hava yolları
(shop&miles) ortak markalar geliştirdiler. Günümüzde Avea, TTnet ve
Telekom’un geliştirdiği “Biz” markası en başarılı örnek durumunda.
Görüldüğü üzere marka yönetimi
sadece konumlandırmadan ibaret değildir. Markanın Pazar mücadelesi sırasında ve
işin gereklilikleri içinde karşılaşacağı farklı şartlara uyum sağlaması,
sorunlara çözüm yaratması ve katma değerini arttıracak şekilde yönetilmesi gerekir. Bu ise
konumlandırma stratejisi ekseninde yeni tekniklerin kullanılması ve yeni
perspektiflerle markaya bakılması demektir.06.10.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder