HER ÇALIŞAN İŞSİZLİĞİ
BİR GÜN TADACAKIR!
Bir adam damdan düşmüş ve “damdan düşen bir adam bulayım”
demiş. Çünkü damdan düşen bir adamın halinden
en iyi damdan düşmüş biri anlar.
Ben damdan düştüm. Tekrar çıktım yine düştüm. Bir kez daha
çıktım, bir kez daha düştüm. Yine çıktım ve yine düştüm. Dolayısı ile damdan
düşmeyi iyi bilmekle kalmayan ayrıca bu konuda ihtisaslaşmış biriyim.
Artık mesleki yetenek ve niteliklerimin yanına şunu da
eklemeyi düşünüyorum: Deneyimli bir işsiz ve iş arama ustası.
Şaka bir yana işsizlik ciddi bir meseledir. Hem bireysel hem
de toplumsal sonuçları ağırdır. Toplumun eğitimli meslek sahipleri olarak bu
sorunu diğer kesimlere göre daha hafiflemiş düzeylerde yaşıyoruz. Bunu da bir
artı olarak şimdiden bir kenara yazalım.
Bugün sizlerle iş hayatında başarısızlıklar ve sonuçları üzerine sohbet edeceğiz. Ve bu kapsamda işsizliği
değerlendireceğiz. İşsizlik iş hayatında başarısızlığın en somut göstergesidir
sanırım.
Bilirsiniz sinemada ve edebiyatta kahramanlar vardır.
Süpermen, Spiderman, Conan, Malkoçoğlu vb. Bir de anti-kahramanlar vardır.
Kahramanları herkes bilir fakat anti-kahramanları bilmez. Bende bu yazıyı yazarken düşündüm
ancak anti-kahramanları hatırlayamadım.
Tarih nasıl ki kazananlar tarafından yazılır iş hayatı da
kazananlar tarafından anlatılır. Akın Öngör “Benden Sonra Devam” isimli bir
kitap yazdı. Ancak Garanti Bankasından işten çıkarılmış biri bir kitap
yazmadığı gibi böyle birilerini arasanız da bulamazsınız. Dolayısı ile Garanti
Bankasının 10 yıllık hikayesini Akın Öngör’den
öğreniyoruz. Ben “ötekileri” de dinlemek isterdim.
Vehbi Koç, Sabancı, Eczacıbaşı, Bill Gates, Steve Jobs, Cem
Boyner, Akın Öngör, Süreyya Ciliv, Muhtar Kent iş hayatının kahramanlarıdır.
Peki ya iş hayatının anti-kahramanları:?
İş hayatı ile ilgili
kitapların hepsi ya başarılı kişiler tarafından yazılmıştır ya da başarılı
kişileri anlatır. Batmış, iflas etmiş bir işadamının bir kitabını biliyor
musunuz? Ya da bir şirket batırmış bir genel müdürün deneyimlerini paylaştığını
gördünüz mü? Bunlar iş hayatında başarısız oldular diye deneyimleri de
başarısız mıdır? Başarılar abartılırken başarısızlıklar anlatılmaz. Sanırsınız
ki ortalık süt liman, çalışan herkes
başarılı oluyor. Ancak hayat deneyiminiz arttıkça başarı ile başarısızlığın bir
madalyonun iki yüzü olduğunu anlıyorsunuz.
Bu arada başarılı insanlar anlatılarak diğer insanlar gaza
getirilmeye çalışılıyor. Bu gazı alıp giden bir insan ilk tökezlemesinde
yıkılıyor ama kimin umurunda.
Ben burada bir anti-kahraman olarak bulunuyorum ve iş
hayatında başarısızlık olan işsizlik üzerinde duracağım. Bugün hepinizin bir
şekilde işini kaybetmiş bu acıyı yaşamış ve iş hayatına ilişkin umutlarınızı
kaybetmiş bireyler olarak bulunuyorsunuz. Hiç kimse size iş hayatının patikalarını
anlatmadığı ve önsel olarak işinizde uzun süreler çalışmayı ve yükselmeyi kabul
ettiğiniz için hayal kırıklığınız daha da yüksek oluyor. Biliyorum çünkü bende
öyleydim. Bugüne kadar okuduğunuz kitaplar hep başarının formüllerini anlattılar.
Fakat hiçbir kitap size işten çıkarılmayı, işsizliği anlatmadı. Ne yazık ki bazılarınız
bu işsizlik darbesini yedi. İşsizliği uzak bir gelecekte gerçekleşecek bir
ihtimal olarak gördünüz. Tıpkı İstanbul depreminin 30 yıl içinde gerçekleşecek
olması gibi. Bu depremin gerçekleşeceği bilinmekle birlikte herkes bir şekilde
bu depremin kendisini yoklamayacağını düşünüyor. Sizde muhtemelen ben işsiz
kalmam diye düşünüyordunuz.. Ancak nasıl depremde çoğu insan etkilenecekse sizlerde
işsiz kaldınız.. Deprem konusunda bir şey söyleyemem ama işsizlik
üzerine paylaşacağım şeyler var.
İşsiz kalmış olsanız bile size güzel bir haberim var. Demek
ki sizler iş buldunuz ve çalıştınız. Bir de hiç iş bulamayanlar var. Bunlar ne
yapıyor ben bilmiyorum. Hiç iş bulamamış biri varsa onu dinlemek lazım. Keşke
birileri de bu konuda sizlere bir şeyler anlatabilse.
İş hayatının en acı veren tecrübelerinden biridir işini kaybetmek. Eğer işi bir de işten
çıkartılarak kaybettiyseniz acı çok daha büyük olacaktır. Çalıştığınız şirketin
ekonomik şartlar sebebi ile kapanması durumunda işini kaybetmekle işten
çıkarılmak aynı şey değildir. Birinci durumda girilecek ekonomik sıkıntı önemli
olmakla birlikte ikincisinde ekonomik sıkıntıya ilave olarak psikolojik
sıkıntılar ve hayata karşı genel bir güvensizlik , özgüven kaybı, hayata küsme
gibi depresif süreçlerde yaşanacaktır. Ve bu nun atlatılması süreçlere ve
kişiye bağlı olmakla birlikte zaman alacak ve başka yan etkileri de olacaktır.
Burada işten çıkarılma durumu, işten nasıl çıkarılır, kimler
işten çıkarılır, işten çıkarılmanın insan üzerindeki etkileri, işten çıkarılma
durumuna karşı nasıl mücadele edilir, yeniden iş arama süreçleri gibi konularda
kendi deneyimlerim etrafında düşüncelerimi paylaşacağım. İş, günümüzde insan
hayatının bütününe hükmeden çok önemli bir hayat parçası . Aynı şekilde
işsizlikte. Bu nedenle çalışanlar sadece iş hayatında başarılı olmak için
çalışmakla kalmamalı, başarısızlık
ihtimaline karşıda kendilerini hazırlamalılar. Bu konuda kendini hazırlayan ve
iş kaybetme durumunda yaşanacakları bilen biri bu süreci proaktif olarak
yönetebilecektir. İş kaybının sonuçları ancak ve ancak proaktif davranarak
aşılabilir.
İş hayatının
bilinmesi ve kabullenilmesi gereken bir gerçeği vardır. Bir şirkette
çalışırken üç ihtimal söz konusudur; o şirkette bir veya bir kaç defa terfi
edebilirsiniz, uzun yıllar aynı pozisyonda kalabilirsiniz veya işinizi
kaybedebilirsiniz. İkinci dünya savaşında Rus cephesinde Ruslar tarafından esir alınan bir Alman subayı soğukkanlı
tavırları ile dikkat çeker. Bunun sebebinin sorulması üzerine Alman subayı
şöyle cevap verir; “Savaşta bir askerin başına üç şey gelebilir; ölebilir,
yaralanabilir veya esir düşebilir. Bize harp okulunda bunu öğrettiler ve
kendimizi bu ihtimallere hazırlamamızı öğütlediler. Bende buna hazır olarak bu
savaşa girdim” der. Hayattaki olasılıkları bilmek ve buna kafaca hazır olmak
sorunları daha kolay aşmayı sağlayabilir.
Sanıldığının aksine işten çıkarılan insanlar başarısız
insanlar değillerdir. İş hayatına ilişkin paradigmalardan biri başarılı ve
yetkin insanların işte yükseleceğini , yetersiz
kişilerin işten çıkarılacağını söyler. Bu bir yere kadar doğru olmakla birlikte
gerçeği tam yansıtmaz. Kendi deneyimlerime dayanarak işten çıkarılanların
genelde başarısız değil aksine çok başarılı ve potansiyel taşıyan insanlar
olduklarını söyleyebilirim. Başarılı ve potansiyeli olan biri işten
çıkarılıyorsa çok önemli bir kuralı ihmal etmiş demektir. Buna birazdan
geleceğim.
Peki işten çıkarılma hangi şartlarda gerçekleşir. Buna bir
göz atalım;
·
İş yeriniz ekonomik veya sektörel kriz sebebi
ile kapanır ve/veya toplu bir tensikat yaşanır.
·
Ekonomik ve sektörel kriz sebebi ile şirket
küçülme kararı alır ve bu durumda belli bir oranda çalışan işten çıkarılır.
·
Üst yönetim veya orta kademe yönetim değişir ve
bu değişiklikler kadro yapısında da
değişiklikleri getirir. Yeni yönetim eski kadroyu dışlar, yeni bir kadro
oluşturur. Eski kadrodan bir kısım çalışanın da yeni yapılanmada yer aldığı
görülür.
·
Bazen de yeni bir üst yönetim göreve gelir ve bu
yönetim samimi bir şekilde şirketin insan kaynağı yapısını geliştirmek , daha
nitelikli , daha iyi eğitimli çalışanları şirkete kazandırmak ister. Bunun için bir dizi programlar yapılır. Yeni
çalışanlar göreve başlarken eskiler içinde de işten çıkarmalar gerçekleşir.
Deneyimlerim yönetim değişikliğine bağlı olarak gerçekleşen
yeniden yapılanma programlarında her zaman adil olmadığını göstermektedir. Eğer
üst yönetim bu süreci çok iyi yönetmezse kurunun yanında yaşta yanmaktadır. Bu
süreç bazı yönetici ve kişiler için çekemedikleri kişi ve grupları tasfiye aracı haline
gelebilmektedir.
Birinci durumda herkes işsiz kalacağı için birey üzerinde
ekonomik sıkıntı dışında bir olumsuz etkisi olmayacaktır. Ancak ikinci, üçüncü
ve dördüncü durumda işten çıkarılan kişi üzerindeki yıkıcı etkisi büyük
olabilir.
Çünkü bu durumda
çalışan bilir ki kendisinden vazgeçilmiştir. Ve neden vazgeçildiğinin
objektif bir sebebi de yoktur. Hele o çalışan işine ve şirketine karşı samimi
bir şekilde işinin ve mesleğinin gereğini yerine getiriyorsa, uzun süredir
çalışıyorsa neden işten çıkarıldığını asla bilemeyecektir ve bunun acısı büyük
olacaktır.
Peki başarılı
insanların işten çıkarılma ihtimalinin olduğunu belirtmiş ve bunların çok
önemli bir kuralı ihlal ettiklerini belirtmiştik. Bu kural;
·
Patronla iyi geçinme ve iyi ilişki kurma
kuralıdır.
Patron doğrudan iş sahibi olabileceği gibi kurumsal
şirketlerde de çalışanın (kariyerinde söz sahibi olan) amirleridir. İşte her zaman yalakaların
yükseleceğine dair bir inanç vardır. Yalakalar her zaman prim yaparlar ancak
her yükselende bilinen anlamda yalaka değildir. Ancak bu söz bir gerçeği
yansıtır. Yükselen insanların hemen tamamı
üst yöneticileri ile iyi ilişkiler içerisinde kişiler olmuştur. Sadece
işini iyi yapmak , çalışkan olmak ve başarılı olmak yükselmek ve işte devam
etmek için yeterli değildir. Mutlak suretle patronunuzla iyi geçinmeli ve iyi
iletişim halinde olmalısınız.
Bir işten çıkarma olacaksa bu personelin objektif
değerlendirmesi ile yapılmaz. Yöneticiler kendilerine uzak gördükleri insanları
çıkarmakla işe başlarlar.
Yukarda her şeye rağmen işten çıkarılmanın iş hayatının bir
gerçeği olduğunu belirtmiştik. Şu veya bu şekilde her zaman işten çıkarılmalar
olur. Eğer işten çıkarılmayı önleyemediyseniz ne yapacaksınız?
Buna geçmeden önce bir şeyi belirtmek istiyorum. (şirketler
için)
·
İşten çıkarmak bir haktır.(Adil olması kaydı
ile)
Şirketler (patronlar ve yöneticiler) bir hedef için
çalışırlar ve kendilerini bu hedeflere ulaştıracak bir kadro ile çalışmaya
hakları var. Mevcut kadroda yetersizlikler var ise değişiklik yapmak onların
hakkıdır. Bu da ancak işten çıkarmakla olur.
Şirketler ekonomik yaşamın temel ögelerinden biridir. Eğer
bir şirket işten çıkarmama adına yetersiz kadrolarla çalışırsa sonunda batar ve
bütün çalışanları işsiz kalır. Ancak iyi bir kadro ile devam ederse büyür ve
yeni personel ihtiyacı ile bir çok insana iş verir. Garanti bankası Akın Öngör
zamanında önce küçülmüş , yüzlerce şubeyi kapatarak personel çıkarmış ancak
akabinde büyüyerek çıkardıklarından çok daha fazlasını işe almıştır.
Sorun tek başına işten çıkarılmak değil nasıl
çıkarıldığınızdır. Eğer siz işine sadık ve bağlı, çalışkan, mesleki
yetkinlikleriniz yüksek olmanıza rağmen işten çıkarıldıysanız ve hele sizin
yanınıza bile yaklaşamayacak kişiler işlerine devam ediyorsa ve bu süreçte
binbir ayak oyunu oynandıysa bunun sonucu gerçekten yıkıcı olacaktır.
Ancak bu durumda bile yeniden dikilmek ve hayatınıza devam
etmek zorundasınız. Bir hayal kırıklığı yaşanması kaçınılmaz ancak ben burada
neden bu hayal kırıklığının yaşanmaması gerektiğini anlatmaya çalışacağım.
·
Öncelikle günümüzde kariyer olanaklarını
şirketlerden beklemek yeterli değildir.
Proaktif olup kendi kariyerinizi kendiniz yaratmalısınız.
·
Biz Türkler şirketlerimizi ailemiz gibi
görüyoruz. Zaten hayal kırıklığının temelinde de bu var. Ancak şirketler aile
değil hedefleri olan bir takımdır. Takımlar kalıcıdır ancak oyuncular değişir.
·
Öncelikle şunu bilin: hepiniz yeniden bir zaman
sonunda bir iş bulacaksınız. Buna inanın ve emin olun.
·
Kendinizden, yeteneklerinizden, mesleki
yetkinliklerinizden şüphe etmeyin. Bu konuda size işten çıkarılma sırasında
moral bozucu şeyler söylenmiş olabilir. Unutmayın sizi işten çıkaranlar bir
sebep göstermek zorundalar. Bunların söylediklerini referans almayın.
·
Asla şirketinize karşı bir kin ve öfke duymayın.
Unutmayın ki o şirket bir süre önce size iş vermiş bir şirketti. Ve kuvvetle
ihtimal sizden sonra da bir çok kişiye iş verecek. Sizinkisi sadece bir
talihsizliktir.
·
İşten
çıkarılmak iş hayatının sonu değildir. İşten çıkarılan kişi (birazda
tecrübesizliğin etkisi ile) sanki bütün dünya o şirket ve işiymiş gibi bir son
duygusu yaşayabilir. Oysaki o şirkette
çalışma dönemi kişinin hayatının küçük bir bölümünü oluşturur. Hayat ve iş
hayatı o şirketle başlamadığı gibi o şirketle de bitmeyecektir.
·
Kariyer önceden saptanmış bir çizgi değildir. Hayat
dinamiktir ve fırsatlar içeren değişimler taşır. İşten ayrılmakla başlayacak
süreçte işte kalmanız durumunda
karşılaşamayacağınız fırsatlarla buluşma ihtimaliniz olacaktır.
·
Farklı bir iş ile çok ciddi mesleki deneyimler
kazanabileceksiniz.
·
Unutmayın ki yeni bir iş imkanı her zaman
olacaktır.
·
Önemli olan şirketler ve iş değildir. Önemli
olan sizin bireysel hedefleriniz ve bu hedeflere ulaşmanızdır. Şirketleri sizin
kendi hedeflerinize ulaşmasını sağlayacak
araçlar olarak görün. Çalıştığınız şirket bu hedeflere ulaşmanızı
sağlamıyorsa ayrılın. Şirket sizi işten çıkarmışsa hedeflerinize ulaşmak için başka yollar,
araçlar bulun.
Peki işsiz kaldıktan sonra ne yapmak gerekir?
·
Öncelikle vakit geçirmeksizin iş arayışına
başlanmalıdır. Ancak iş bulma süresinin bir kuralı yok. 6 günde de
bulabilirsiniz 6 ayda da. Süre uzadıkça insandaki umutsuzlukta büyür ancak
dediğim gibi sürenin uzaması iş bulamayacağınız anlamına da gelmez sadece doğru
işle buluşamadığınızı gösterir.
·
İşsiz olduğunuz dönem için kendinizle ilgili bir
hedef koyun. Dil öğrenmek, master veya sertifika programına gitmek gibi. Belli
bir sürede bitireceğiniz ve mesleğinize katkıda bulunacağınız bir şey yapın. Bu
hem kendiniz için hem de potansiyel işvereniniz açısından faydalı olacaktır.
İşsiz iken yan gelip yatan biri olmayın.
·
Boş kalan zamanınızı iyi değerlendirin. İşten
çıkarılma sürecinde yaşadıklarınız bir kurt gibi beyninizi yiyecektir. Bu
nedenle zihninizi meşgul edecek uğraşlar bulun. Sevdiğiniz hobilere daha çok
vakit ayırın, bir rehber alıp İstanbul’u gezin vb.
·
İçinizdeki sıkıntıları ailenizle
(eşiniz,anneniz,kardeşiniz) paylaşmayın. Bu paylaşım onların moralini daha çok bozacaktır. Aksine bu süreçte sizin moralinizi
dik tuttuğunuzu görmeleri onları olumlu etkileyecektir.
·
Evli iseniz ve eşiniz çalışmıyorsa özellikle
sizin işsiz kaldığınız sürece çalışmasını sağlayın. Eşlerimiz bu süreçte
bizlerden daha kaygılı olabiliyorlar. Çalışan birisi kaygı duymaya zamanı
olmaz.
·
Ancak bu sıkıntıları yine de paylaşacak birine
ihtiyacınız var. Bu kişi sadece çok yakın 1 dostunuz olmalıdır.
·
Mesleğinizle ilgili araştırmalara , okumalara
devam etmeli, ülkedeki ve dünyadaki gelişmeleri takip etmelisiniz.
·
İşsizliği kendi gelişiminiz için bir fırsat
avantajına çevirin. Eğer bunu yapabilirseniz işte bulursunuz.
·
Unutmayın zorluklar insanları gelişmeye zorlar. İşsiz kalmayan bir insan dil öğrenmez iken
işsiz kalan biri yeni bir iş şansını arttırmak için dil öğrenir.
Peki işini kaybetmiş biri olarak nasıl iş arayacaksınız? Çok
önemli bir problem var. İşten çıkarılmış biri olarak potansiyel işvereniniz karşısına
çıkacaksınız. Ve bu adamda bunu sorgulayacak. İşte bu süreçle ilgili
tavsiyelerim:
·
İşten çıkarıldığınızı asla saklamayın.
Potansiyel işvereniniz bunu öğrenmek isterse öğrenir. Referans kontrolü için
eski şirketinizi arayıp öğrenmesindense sizden öğrenmesi iyidir. Birinci
durumda sizin saklayacak bir şeyiniz
olduğunu düşünür ve zaten yalan söylediğiniz için hemen eler.
·
Eski şirketinizden bir veya birkaç referansınız
varsa zaten korkacak bir şeyiniz yoktur.
·
İşten çıkarılmak utanılacak bir şeyde değildir.
İnsan deneyimsiz iken bunu söylemekten utanabiliyor. Utanmayın bu sizin
utancınız değildir.
·
Ancak yine de neden işten çıkarıldığınızı çok
iyi anlatmalısınız. Karşınızdaki insanlar iş hayatında tecrübeli insanlardır ve
iş hayatındaki kazaları ve talihsizlikleri bilirler. Eğer siz mesleğinizde iyi
iseniz ve başınız dik ise bunu rahatlıkla anlatabilirsiniz. Karşınızdakilerde
bunu anlayacaklardır.
·
Mülakatta varsa moral bozukluğunuzu
hissettirmeyin. Kimse aciz bir insanı işe almaz. Aksine süreci iyi yönettiğinizi
hissettirin.
·
Görüşme sırasında eski şirketiniz ve
yöneticileriniz hakkında tepkilerinizi
hissettirmeyin. Bu konuda soğukkanlı olun. İşten çıkarılmayı iş hayatının doğal
bir parçası, teknik bir kaza gibi gördüğünüzü hissettirin. Üzüntülerinizden, hayal
kırıklıklarınızdan bahsetmeyin. Zaten görüştüğünüz insanlar bunu biliyorlar. Ve
bu konuyu çok fazla deşmezler.
İş arama süreci;
·
İş hayatına ve şirketlere belli paradigmalarla
bakmayın. Kurumsal şirketler iyidir,
patron şirketleri kötüdür, büyük şirkette çalışılır küçük şirkette çalışılmaz
gibi. Günümüzde iş hayatı çok büyük değişimler içinde. Dünün küçük şirketleri
bugün büyüyor, patron şirketleri kurumsallaşıyor. Şirketlerde yeni bir
jenerasyon iş başında vb. Şirketler hakkında karar verme işini onlarla görüşme
ve haklarında araştırma yapma sonrasına bırakın.
·
5 yıl ve üzeri bir konuda çalıştıysanız artık o
alanın dışına çıkma şansınız yok. Sektör sizi o konuda uzman görür ve o alanda
değerlendirir. Alanınızda kalmaya gayret edin, zorlamayın.
·
Sektör değiştirmeye sıcak bakın. Artık günümüzde
belli iş alanları için (satış&pazarlama ) sektör değişimi de pek mümkün
olmamaktadır. Ancak yine de farklı sektörlerde iş bulunabiliyor.
·
İş aramada proaktif olun. Sadece cv göndermekle
yetinmeyin. Çok istediğiniz bir iş, şirket veya pozisyon olduğunda onu
kovalayın. Onların aramasını beklemeden siz arayıp randevu isteyin. Artık
günümüzde binlerce cv değerlendirilirken aradan sıyrılmanın bir yolunu bulun.
·
Görüşme için özgeçmişiniz ,işiniz ve mesleğiniz
ile ilgili sunumlar hazırlayın. Mesleki yetkinliklerinizi bu sunumlar ile
gösterin.
·
Sektörünüzle ilgili bir pozisyon ise sektörünüz,
sektörde yapılabilecekler ve sizin yapacaklarınız konusunda bir sunumunuz
mutlaka olsun.
·
Ne yaptığınızı anlatmaktan çok çalıştığınız şirketlere
katkılarınız üzerinde durun.
·
Görüşmede uyanık olun. Karşınızdaki kişiyi
anlamaya çalışın. Bazen siz gerçekten çok kalifiye olursunuz ancak sizi işe
alacak adam hasbelkader yönetici olduysa ve kendine güvenmiyorsa iyi olmanız
sizin aleyhinize sonuçlanır. Bu nedenle her şeyinizle dökülmeyin. Karşınızdaki
kişiyi okuyarak görüşmenize yön verin.
·
Mülakattan keyif alın ve keyif aldırın. Bunun
pozitif bir etkisi olacaktır.
·
Risk alarak farklı mülakat yöntemlerini
denemekten çekinmeyin. Bir görüşmede siz pasif olun bir diğerinde daha baştan
ipleri elinize alın vb.
İş hayatının değişen yönü;
Farkında değiliz ama ülkemizde iş hayatı bir çok yönden
hızla değişiyor. Bizim açımızdan bu değişimin öne çıkan unsurları ise;
·
Artık üniversite mezunu sayısı çok yüksek. İş
arzı ise aynı oranda artmıyor. Üniversite mezunu sayısının yüksekliği
çalışanlar arasında rekabeti teşvik edip ücretleri düşürse de eğitimli
işgücünün artmasının orta ve uzun vade
de geleceğimiz için önemli olduğunu düşünüyorum.
·
Aynı şekilde kalifiye işgücü de yüksek. Artık
firmalar kalifiye personel bulmakta zorlanmıyorlar. 1995’e kadar kalifiye
personel eksikliği çok ciddi şekilde hissediliyordu. Artık bu yok. Yani hiç
kimse bulunmaz hint kumaşı değil.
·
2000’li yıllara kadar iyi bir üniversite mezunu
iseniz büyük ve iyi bir şirkette iş bulabilirdiniz. Biraz deneyim kazanınca
daha iyi bir şirkete daha iyi şartlarda geçebilirdiniz.
·
Ancak bugün iyi bir üniversite mezunu olmak, iyi
bir şirkette çalışmak, deneyim sahibi olmakta iş bulmayı kolaylaştırmıyor. Neden?
·
Bir istatistik; ben 24.07.2011 ile 24.11.2011
arasında kariyer net üzerinden 250 başvuru yapmışım. Çağrıldığım mülakat sayısı
7. İkinci mülakat sayısı:1. Mülakat sonrası geri dönüş oranı:0 . Cevaplanan
başvuru 80 civarı.(başvurunuzu aldık değerlendiriyoruz vb) 7 mülakattan 3ü sektör dışı, 4ü sektör içi
işlerdi. Bazı pozisyonlarda görüşmeden iki ay
geçmesine rağmen halen açık vb.
·
Çoğu şirket kendilerine hemen işe yarayacak,
kendi sektörlerinde çalışmış birilerini istiyorlar. En önemlisi de bu kişiler
var ve buluyorlar. Bu nedenle geri dönüş oranları düşük oluyor.
·
Ancak şunu söyleyebilirim. Doğrudan kendi
sektörünüz ve uzmanlığınızla ilgili bir iş ise kesin çağrılıyorsunuz. Komşu
sektörlerden de çağrılma ihtimaliniz var.
·
İşsizlik var veya hiç iş yok diyebilirsiniz.
Ancak iş bulma sitelerini incelerseniz gayet güzel ve yeterince iş olduğunu
görüyorsunuz. Sadece sizin sektörünüz ve pozisyonunuzla ilgili işler
olmayabilir veya az olabilir. Ancak şunu da kabul etmek gerekir ki yüzlerce ve
binlerce iş fırsatı da olmaz. Böyle bir şey yok. Varsa zaten bir sorun var
demektir.
·
10 yıl öncesine kadar büyük şirketler vardı. Okulu bitirenler bu
şirketlerde çalışmayı hedeflerler ve çalışırlardı. Bu şirketlerde büyüklüğünün gücü ile yeni mezun alırlar ve
çalıştırırlardı. Kişi çok büyük bir hata yapmazsa veya kendisi ayrılmazsa uzun
yıllar o şirketlerde çalışabilirdi. O yıllarda insanlar kendi işlerini kurma
hedefi ile işlerinden ayrılırlardı.
·
Ancak 2001 krizi Türkiye’de profosyonel kesimi
işsizlik gerçeği ile tanıştırdı. İşin bir yönü bu olmakla birlikte ülke
ekonomisi de bu sürede büyüdü, yeni sektörler, yeni şirketler doğdu. Küçük
şirketler büyüdü. Dünün distribütör firmaları bugün üretici oldu.
·
Günümüzde i ş arzının çoğunluğunu bu şirketler
oluşturuyor. Büyüyen bu şirketlerde doğrudan kendilerine katkı sağlayacak
sektörel ve mesleki deneyime sahip personelleri tercih ediyorlar. Aynı zaman da
bu firmalar eleman arama, seçme ve yerleştirme konularında da tecrübesizler. Bu
yüzden çok beklenti içinde olmayın ve moralinizi bozmayın.
İş buldunuz ne olacak? İş kaybı nasıl dünyanın sonu değilse
yeni bir iş bulmakla dünyanız güllük gülüstanlık olmayacak. Bu nedenle iş
kaybının üzüntüsünü abartmamanız gerektiği gibi yeni işin sevincini de
abartmamalısınız. Eninde sonunda bu işte bitecek bir iştir. Hatta birkaç defa
iş bulup kaybedip yeniden bulabilirsiniz. Bu nedenle geçiminiz için alternatif yollar düşünmeli,
yeni planlar yapmalısınız.
İlave deneyim
paylaşımı;
·
Okulu bitirmiş veya 1-2 yıllık deneyimli
arkadaşlara çalışma alanı seçiminde sektör bağımsız alanlar seçmelerini tavsiye
ederim. Finans,muhasebe,insan kaynakları, satınalma, lojistik bu türe girer.
Üretim,satış pazarlama gibi konular ise sektörel uzmanlık içerir. En azından
firmalar bu alanlarda sektörlerinde çalışmış kişileri tercih ederler.
·
Sektör tercihinde de mümkün olduğunca çok sayıda
ve düzgün firmaların bulunduğu sektörlere eğilim gösterilmelidir.
·
Daralan sektörlerden uzak durun, yeni gelişen
sektörleri denemekten kaçınmayın.
·
Yurtdışı hayalleri kurmayın. Artık Avrupalılar
ülkemizde iş aramaya başladılar.
·
Büyük şirketlerde çalışmak kolaydır. Büyük
şirketlerde büyük hacimler döner ancak çok zengin bir işbölümü vardır. Her
departman ve kişi kendi konusu ile
ilgili küçük bir alanı yürütür. Büyük şirketler insanı memurlaştırır.
·
Şirketler küçüldükçe kişiler üzerinde
fonksiyonel sorumluluklar artar. Bu kişinin daha çok şey öğrenmesine ve
gelişmesine yol açar.
·
Pazar hakimi firmalarda çalışmak rahattır. İş
stresi çok fazla yoktur. Yaptığınızın işin şirketin finansal sonuçlarına etkisi
sınırlıdır.
·
Pazar payı küçüldükçe şirkette stres artar, çalışmak zorlaşır.
Kişinin çalışmasının finansal etkisi hemen görülür. Ama kişinin mesleki
yetkinliği yükselir.
·
Yaş ve pozisyon yükseldikçe iş bulmak giderek
zorlaşır.
·
Kriz olmakla birlikte ülkemizde sanayi ve
ticaret hayatı çok canlı bir şekilde sürüyor. Türk şirketleri artık krizi
takmıyor.
·
Herkesin gittiği yere gitmeyin. Bugün pek
çoğunuz sayısı belli olan büyük şirketlerde çalışmayı arzuluyorsunuz. Ancak
gelişme potansiyeli olan yeni bir sektörde gerekirse en altta başlamaktan
çekinmeyin. Bugün sayısı hızla artan elektronik mağazalarda satış elemanı
olarak başlayan biri 3 ila 5 yıl içinde mağaza müdürü olabilir. Büyük
şirketlerde bu sürede yerinizde sayarsınız.
·
Türk iş
dünyasının bugün kendine güveni tam, uzmanlığı son derece yüksek. Bu güven
geleceğe doğru büyük atılım motivasyonunu barındırıyor.
·
İş hayatında profosyonel olun. Çünkü şirketler
gereğinde profosyonel oluyorlar.
·
Bir işte ve alanda 8-10 yıl çalıştıktan sonra
kuvvetle ihtimal yöneticilik alırsınız. Özellikle 35-40 yaş arası kritiktir. Bu
yaş aralığında mutlaka yöneticilik almalısınız. Bunun için gerekirse risk
almaktan çekinmeyin.
·
“POSİTİONİNG” kitabını okuyun. Okuyamayanlar
önce İngilizce öğrensinler sonra okusunlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder