15-18Ekim Tarihleri arasında CNR’da düzenlenen Bayim Olur musun? Fuarını 17
Ekim Cumartesi günü dolaşma fırsatı buldum. İlk defa gezdiğim bu fuara ilişkin
gözlemlerimi paylaşmak istedim.
Ülkemizde hemen hemen her
sektörün organize olması süreci devam etmektedir. 30 yıl önce bakkalların
yerini süpermarketlerin alması ile
başlayan organize perakendecilik sistemi hızla yayılıyor. Kent nüfusundaki
hızlı artış, yaşam standartlarındaki yükseliş, tüketici beklentilerinin
değişimi, modern işletmecilik tekniklerinin yayılması ve bu alanda ciddi bir
birikimin oluşması, yüksek girişimcilik arzusu ve doğal olarak artan
rekabetin, organize sistemlerin her
sektöre girmesine sebep olduğunu söyleyebiliriz.
Bayim Olur musun? Fuarı işte tüm bu çabaların kendini
gösterdiği bir fuar niteliğindedir. Organize girişimciler ile bireysel
girişimcilerin bir araya geldiği ve yeni iş fırsatlarının araştırıldığı bu
ortama ilgisiz kalınamazdı. Sonuçta birkaç saatimi fuar alanında geçirdim.
·
Öncelikle fuara gösterilen ilgi beklediğim
düzeyin üstünde idi. Pazarlama danışmanı arkadaşım Murat Şaylan önceki yıllarda
ilginin daha yüksek olduğunu belirtti. M.Şaylan’ın bu yıl biraz zayıf bulduğunu
belirtmeliyim.
·
Katılımcı firma sayısının yeterli olduğunu
söyleyebilirim. Sonuçta böylesi spesifik bir alanda yüzlerce firmanın olmasını
bekleyemeyiz.
·
Katılımcı firmalar fuara çok ciddi bir şekilde
hazırlanmışlardı. Stand tasarımları, sunumlar ve dokümantasyon ile tatmin edici
bulduğumu söyleyebilirim. Firmaların yatırım yapmaktan kaçmadığı ve
prestijlerine önem verdikleri gözleniyordu.
·
Bu fuara damgasını vuran gıda frenchising
firmaları idi. Daha sonra ise gayrimenkul firmaları göze çarpıyordu. Bunların
dışında sürücü kursu (Özdamla), eğlence
sektörü(kidinia) gibi müstakil örneklerde vardı.
·
Gıdacılar arasında ise dönerciler, tavukçular,
pideciler , kahveciler, tatlıcılar, börekçiler, pizzacılar, hamburgeciler öne
çıkıyordu. Gıda kategorisinde yer alıp münhasır diyebileceğimiz örneklerde
vardı (Nohutçu Baba , Polen tantuni gibi).
·
Bebek giyimi ve malzemeleri, parfümericiler de
fuarda yerlerini almıştı.
·
Şimdiye kadar bayi yapılanması konusunda
danışmanlık yaptığım firmalara bu fuara katılmalarını tavsiye etmedim. Bu fuar
spesifik bir alanda ve uzmanlık gerektiren konularda bayilik arayan firmalar
için uygun olmadığı kanaatim netleşti. Bu fuar gerçek anlamda frenchising
sistemi ile çalışan gıda vb. sektörlere uygun bir fuar.
·
Gıda frenchising sektörünün marka yönetimine
uzak olduğunu gözledim. Birbirinin benzeri isimler, menüler, konseptlerden
geçilmiyordu. Her dönercide mutlaka “döner” her kahvecide “kahve” kelimesi
marka isimlerinde yer almıştı. Ya da çok sıradan isimler (nohutçu baba, midyeli
vb) vardı. Orijinal bulduğum iki isim oldu. Bir dondurmacı markası olan Sago ve
bir kahveci olan “Doqo”. Marka ismi bulma başlı başına bir uzmanlık konusudur.
İyi bir isim, orijinal olacak, marka tescili ve domaini alınmamış olacak, başka
dillerde de geçerli olacak vb. Bugün marka tescili alınmış isim sayısı Türkçe
Sözlük’teki kelime sayısından fazla olduğu söyleniyor. Bu şartlarda uzman
desteği şarttır. Ülkemizde bu alanda uzmanlaşmış firmalarda mevcuttur.
·
Konseptlerde bir farklılaşma çabası
görünmüyordu. Hemen her firma aynı ürünü farklı bir isim ve mağaza atmosferi
içinde sunmaya çalışıyordu. Farklılaşma noktaları belirgin değildi. Daha iyi
döner, daha iyi tavuk, daha iyi börek satmaya çalışıldığı görülüyordu. Sadece
Carl’s Jr.’un konseptindeki yarı-self servis ve limitsiz içecek konseptini başarılı
bulduğumu söyleyebilirim.
·
Bana göre bir gıda frenchising firmasının
markalaşması için etnik-global, modern-geleneksel ve focus/uzman-çeşitlilik
arasında kendi konumunu belirlemesi ve fedakarlıklarda bulunması gerekir.
(Tabii her ürüne özgün çalışmalar yapmak şartı ile)
·
Birbirinin benzeri bu kadar konsept arasında bir
makarnacıya ve mantıcıya rastlayamadığımı belirtmeliyim. Özellikle İtalya’da
çok yaygın olan fresh pasta (taze makarna) konsepti boş bir alan olarak
durmaktadır.
·
Gıda perakendeciliği çok ciddi bir birikim
gerektiren bir uzmanlık alanıdır. Hassas ve zor bir iştir. Bu alanda
girişimciliğe soyunmuş bu firmaların hepsi takdiri hakkediyor. Bazılarının
alanlarında çok başarılı olacağına kuşkumuz yok.
·
Ancak bu
kısa ziyaretimizden çıkardığımız sonuç bu sektöründe “marka yetmezliği”
hastalığından muzdarip olduğudur. Çözümüde mevcuttur. Gıda frenchising
firmalarının kendi “core business”
alanından daha fazla markalaşmaya kafa yormaları gerektiğini düşünüyorum.
18.10.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder