4 Ocak 2016 Pazartesi

BAYİM OLUR MUSUN? FUARI GÖZLEMLERİ




15-18Ekim Tarihleri arasında CNR’da düzenlenen Bayim Olur musun? Fuarını 17 Ekim Cumartesi günü dolaşma fırsatı buldum. İlk defa gezdiğim bu fuara ilişkin gözlemlerimi paylaşmak istedim.


 

Ülkemizde hemen hemen her sektörün organize olması süreci devam etmektedir. 30 yıl önce bakkalların yerini süpermarketlerin  alması ile başlayan organize perakendecilik sistemi hızla yayılıyor. Kent nüfusundaki hızlı artış, yaşam standartlarındaki yükseliş, tüketici beklentilerinin değişimi, modern işletmecilik tekniklerinin yayılması ve bu alanda ciddi bir birikimin oluşması, yüksek girişimcilik arzusu ve doğal olarak artan rekabetin,  organize sistemlerin her sektöre girmesine sebep olduğunu söyleyebiliriz.

Bayim Olur musun? Fuarı işte tüm bu çabaların kendini gösterdiği bir fuar niteliğindedir. Organize girişimciler ile bireysel girişimcilerin bir araya geldiği ve yeni iş fırsatlarının araştırıldığı bu ortama ilgisiz kalınamazdı. Sonuçta birkaç saatimi fuar alanında geçirdim.

·        Öncelikle fuara gösterilen ilgi beklediğim düzeyin üstünde idi. Pazarlama danışmanı arkadaşım Murat Şaylan önceki yıllarda ilginin daha yüksek olduğunu belirtti. M.Şaylan’ın bu yıl biraz zayıf bulduğunu belirtmeliyim.

·        Katılımcı firma sayısının yeterli olduğunu söyleyebilirim. Sonuçta böylesi spesifik bir alanda yüzlerce firmanın olmasını bekleyemeyiz.

·        Katılımcı firmalar fuara çok ciddi bir şekilde hazırlanmışlardı. Stand tasarımları, sunumlar ve dokümantasyon ile tatmin edici bulduğumu söyleyebilirim. Firmaların yatırım yapmaktan kaçmadığı ve prestijlerine önem verdikleri gözleniyordu.

·        Bu fuara damgasını vuran gıda frenchising firmaları idi. Daha sonra ise gayrimenkul firmaları göze çarpıyordu. Bunların dışında  sürücü kursu (Özdamla), eğlence sektörü(kidinia) gibi müstakil örneklerde vardı.

·        Gıdacılar arasında ise dönerciler, tavukçular, pideciler , kahveciler, tatlıcılar, börekçiler, pizzacılar, hamburgeciler öne çıkıyordu. Gıda kategorisinde yer alıp münhasır diyebileceğimiz örneklerde vardı (Nohutçu Baba , Polen tantuni gibi).

·        Bebek giyimi ve malzemeleri, parfümericiler de fuarda yerlerini almıştı.

·        Şimdiye kadar bayi yapılanması konusunda danışmanlık yaptığım firmalara bu fuara katılmalarını tavsiye etmedim. Bu fuar spesifik bir alanda ve uzmanlık gerektiren konularda bayilik arayan firmalar için uygun olmadığı kanaatim netleşti. Bu fuar gerçek anlamda frenchising sistemi ile çalışan gıda vb. sektörlere uygun bir fuar.

·        Gıda frenchising sektörünün marka yönetimine uzak olduğunu gözledim. Birbirinin benzeri isimler, menüler, konseptlerden geçilmiyordu. Her dönercide mutlaka “döner” her kahvecide “kahve” kelimesi marka isimlerinde yer almıştı. Ya da çok sıradan isimler (nohutçu baba, midyeli vb) vardı. Orijinal bulduğum iki isim oldu. Bir dondurmacı markası olan Sago ve bir kahveci olan “Doqo”. Marka ismi bulma başlı başına bir uzmanlık konusudur. İyi bir isim, orijinal olacak, marka tescili ve domaini alınmamış olacak, başka dillerde de geçerli olacak vb. Bugün marka tescili alınmış isim sayısı Türkçe Sözlük’teki kelime sayısından fazla olduğu söyleniyor. Bu şartlarda uzman desteği şarttır. Ülkemizde bu alanda uzmanlaşmış firmalarda mevcuttur. 

·        Konseptlerde bir farklılaşma çabası görünmüyordu. Hemen her firma aynı ürünü farklı bir isim ve mağaza atmosferi içinde sunmaya çalışıyordu. Farklılaşma noktaları belirgin değildi. Daha iyi döner, daha iyi tavuk, daha iyi börek satmaya çalışıldığı görülüyordu. Sadece Carl’s Jr.’un konseptindeki yarı-self servis ve limitsiz içecek konseptini başarılı bulduğumu söyleyebilirim.

·        Bana göre bir gıda frenchising firmasının markalaşması için etnik-global, modern-geleneksel ve focus/uzman-çeşitlilik arasında kendi konumunu belirlemesi ve fedakarlıklarda bulunması gerekir. (Tabii her ürüne özgün çalışmalar yapmak şartı ile)

·        Birbirinin benzeri bu kadar konsept arasında bir makarnacıya ve mantıcıya rastlayamadığımı belirtmeliyim. Özellikle İtalya’da çok yaygın olan fresh pasta (taze makarna) konsepti boş bir alan olarak durmaktadır.

·        Gıda perakendeciliği çok ciddi bir birikim gerektiren bir uzmanlık alanıdır. Hassas ve zor bir iştir. Bu alanda girişimciliğe soyunmuş bu firmaların hepsi takdiri hakkediyor. Bazılarının alanlarında çok başarılı olacağına kuşkumuz yok.

·        Ancak  bu kısa ziyaretimizden çıkardığımız sonuç bu sektöründe “marka yetmezliği” hastalığından muzdarip olduğudur. Çözümüde mevcuttur. Gıda frenchising firmalarının  kendi “core business” alanından daha fazla markalaşmaya kafa yormaları gerektiğini düşünüyorum. 18.10.2015



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Krizde Satış Gliştirme

 KAZANMA STRATEJİSİ  Rekabet dünyasında stratejiden kastedilen "kazanma stratejisi"dir. A.G. Lafley  #Kazanmakiçinoynamak  kitabın...