DOYGUN BİR PAZARDA MARKALAŞMA ATAĞI: MOOVA
Türkiye süt pazarı
hemen hemen köşe başlarının tutulduğu, belli başlı markaların hem zihin
payında hem de dağıtım kanallarında hakim oldukları bir pazardır. Zaman zaman
bazı yerel üreticilerin ulusal çapta dağıtım yapmaya çalıştıkları ama kısa
zamanda başarısız olup çekildiklerine defalarca tanık olduk. Üstelik süt son
derece metalaşmış bir ürün kategorisi. Şehirleşmenin artması ile birlikte
paketli süt tüketimi artmış bu trendi zamanında yakalayan bazı markalar sadece
4 P’yi yöneterek pazarda yer almışlardır. Dıştan bakıldığında yeni bir marka
oluşturma ihtimali verilemeyecek bir kategori olarak görünüyordu.
Bu nedenle Moova’nın ilk reklamları çıktığında çok ciddiye
almamıştım. Yoğun bir TV reklamı ile görünürlük elde eden marka ilk
farklılığını reklamlarla eş zamanlı olarak ulusal marketlerde de yer alarak
gösterdi. Yerli şirketlerde pek görmediğimiz bir süreçtir bu. Reklamlara
çıkılır ama satış kanalları üründen bihaberdir. Hatırladığım kadarı ile
raflarda yer alan ilk fiyatları da diğer markalardan yüksekti. Zaman içinde
fiyatların aşağıya doğru indiğini de gözledim. Markanın bir taraftan ne
yaptığını izlerken bir taraftan da pek şans tanımıyordum.
Ancak kabul etmek gerekir ki
marka, bazı kategorik ezberleri de bozmuştu. Süt markaları genelde beyaz
renkli görselleri tercih ederken Moova mor rengi tercih etmişti. Logo ve
ambalaj mor rengin hakim olduğu bir tasarıma sahipti. Markanın zihinlerdeki ilk
farklılaşma noktası da burası oldu. Raflarda beyaz süt ambalajlarının arasında
hemen fark ediliyordu.
David Aaker “Marka
Değeri Yönetimi” kitabında bu konuya bakın nasıl dikkati çekiyor; “Ürünleri ve
hizmetleri farklılaştırmak zor olduğunda bir sembol marka özvarlığının merkezi unsuru, bir markanın kilit
ayrıştırıcı özelliği olabilir”. Moova bunu mor renkli ambalajları ve logosu ile
başarmış durumda.
Ancak Moova’nın başarısı bununla sınırlı kalmadı. 05 Ağustos
2012 tarihli gazetelerde çıkan reklamları ile markanın farklılaşma noktasını ve
konumunu ifade etti. Moova marka konumunu “Masum Süt” olarak belirlemiş. Sütün
masumu mu olurmuş derken tüketiciler için önem taşıyacağına inandığım aşağıdaki
açıklamalar ile bu konumun altını doldurmuş.
·
% 100 saf, antibiyotiksiz ve katkısız süt
garantisi
·
Türkiyenin ilk ISO 22000* belgeli çiftliğinden
elde edilen sütler
·
Sütler tek kaynaktan (kendi çiftliklerinden)
sağlanıyor.
·
Süt çiftliğe 30 dakika olan mesafede olan
fabrikada işleniyor.
·
Kendi çiftliklerinde ki inekler kendi
ürettikleri katkısız yemlerle besleniyor
·
AB standartlarının üstünde çiğ süt kalitesi; AB
standartlarında olması gereken bakteri sayısı mililitrede 100.000 adet iken
Moova’de bu 8.000 adet.
·
Minimum %3,5 yağ oranı ile ilk ve tek tam yağlı
süt
Eğer biraz ülkemizde sütün nasıl üretildiği hakkında bir
bilginiz veya gözleminiz varsa bu unsurların her birinin ne kadar önemli
olduğunu takdir edersiniz. Süt markaları binlerce çiftçi tarafından üretilen
sütleri toplayarak fabrikalarında işliyorlar. Burada sütler arasında muhtemel
kalite farklılıkları olacaktır. Ayrıca hayvan yemlerinde antibiyotik
kullanıldığını duyuyoruz. Ki bu antibiyotikler süt vb. yollarla insanlara
geçerek insanların bağışıklık sistemini etkilediklerini biliyoruz. Muhtemelen
sütler bu markaların fabrikalarına girene kadar kontrol altında değiller.
Moova diğer markalarla olan farklılığını süt üretiminin en
başından başlatmış durumda. Sütler sadece kendi çiftliklerinde kendi
ineklerinden değil aynı zamanda kendi ürettikleri katkısız yemlerle
yetiştirdikleri ineklerden sağlanıyor. Tam anlamıyla entegre, başından sonuna kadar
kontrol altında bir üretim sözkonusu. Bu proses sütün katkısızlığı, düşük bakteri oranı ve yağ
oranı konusunda bir kanıt olmuş durumda.
Bu konumda iki stratejik öngörü var. Öncelikle tek kaynaktan
süt temin ederek rakiplerinin en güçlü oldukları yerde onları zayıflatıyor.
İkincisi kopyalanması zor olan bir vaad zinciri kurmuş durumda. Diğer
markaların kendi yemlerini yetiştirmeleri ve tek kaynaktan süt temin etmeleri
mümkün olmakla birlikte bu dönüşümü pratikte gerçekleştirmek hem zordur hemde
ilave maliyetler ve fırsat maliyetleri oluşturacaktır. Bu nedenle Moova’nın
kopyalanması zor bir marka konumu inşa ettiğini söyleyebiliriz.
Moova bu süreci baştan mı planladı yoksa işe başladıktan
sonra mı oluşturdu bilemiyoruz. Ancak üretim prosesine bile pazarlama
perspektifi ile bakılarak nasıl farklılaşılabileceğinin iyi bir örneği olduğuna
kuşku yoktur.
Moova doygun bir pazarda dahi yaratıcı bakış açıları ile
farklılaşılabileceğinin örneğini vermiş durumda. Moova’nın benzer durumda olan
diğer yerli firmalarımıza örnek olmasını dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder